DOĞU VE BATIDA EFSANEVİ YARATIKLAR

Düşsel hayvanlar üzerine yazılmış kitaplar, içerdikleri düşlem payı ne olursa olsun, gerçeğin (sırtının belki, ama yüzünün de) çoğaltmalarıdır bir bakıma. Tarihöncesi, ya da insan öncesi zamanın boyutlarını yaklaşık olarak saptıyor bilginler. Ama bu zamanı yoğun bir sis perdesinin gerisinden, o da bir ölçüde izleyebiliyoruz biz yirminci yüzyılda yaşayanlar: Bilgimiz hayli kısıtlı, bilinenler de hep kesin kanıtlara dayanmıyorlar doğrusu. Bu dönemde yeryüzünü kaplayan yaratıklar üzerine insanın toplayabildiği izler ise, sözcüğün tam anlamıyla gerçeküstü bir görünüm taşıyor. Böyle olunca, “düşsel yaratık” dediğimizde gerçeğin ne oranda üstünü çizdiğimiz de belirsizleşiyor. Jorge-Luis Borges, “Düşlemsel Hayvanlar Elkitabı”na(1) yazdığı önsözde, seçkisine aldığı hayvanların bir araya toplanacağı bir hayvanat bahçesinde kişinin, bir çocuğun ilk kez olağan bir hayvanat bahçesine gittiğinde kapıldığı duygunun benzeşini duyacağını belirtip, Schopenhauer ile ilgili yerinde bir saptama yapı...